Haksız Arama Tedbiri Nedeniyle Tazminat

Arama Tedbirinin Haksızlığı Nasıl Tespit Edilir ? Bireylerin temel hak ve özgürlüğünün yukarıda anlatılan önemi nedeniyle koruma tedbirleri sıkı şartlara bağlanmıştır. Bu şartlara uyulmadan uygulanan koruma tedbirleri, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine haksız müdahale niteliğine bürünecektir. Türk Borçlar Hukuku'na göre, tazminat taleplerinin geçerliliği haksız bir eylemin varlığına bağlıdır. O halde Türk Borçlar Hukuku anlamında Devlet'ten tazminat talep edilebilmesi, koruma tedbirinin 'haksız' olarak uygulandığının tespit edilmesine bağlıdır.

Haksız Yakalama Tedbiri Nedeniyle Tazminat

Haksız Arama, Tutuklama, Yakalama Gözaltı, Arama ve Elkoyma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 141-145. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre; ilgili koruma tedbirlerine haksız olarak maruz kalan kişiler Devlet aleyhine tazminat davası açabileceklerdir.

Haksız Arama Tedbiri Nedeniyle Tazminat Nedir?

Koruma tedbirleri, ceza yargılamasının etkili bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli olan bireylerin bazı temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır. Örneğin, yakalama tedbiri, yürütülen bir suç soruşturması veya kovuşturması nedeniyle belli bir işlemin yerine getirilmesini sağlamak amacıyla bireylerin geçici bir süreliğine özgürlüklerinin kısıtlanmasına yol açmaktadır.

Modern görüşlere göre her insan, doğuştan temel hak ve özgürlüklere sahiptir. Her insanın doğuştan sahip olduğu bu hak ve özgürlükler, devletler tarafından korunmalı ve geliştirilmelidir. İnsan hakları adı altında kavramsallaştırılan bu hak ve özgürlüklerin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile de korunanlarından başlıcaları; yaşam hakkı, özel hayatın gizliliği, seyahat hürriyeti, mülkiyet hakkı ve kişi dokunulmazlığıdır.

Bu başlıca temel hak ve hürriyetlere yönelik her sınırlama, kısıtlama veya engelleme haksız fiil niteliğinde olacaktır. Bu haksız fiili gerçekleştiren bireyler olabileceği gibi Devletler de olabilir. Haksız fiili gerçekleştiren kim olursa olsun, tazminata ödemeye mahkum olacaktır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Özgürlük ve Güvenlik Hakkı” başlığı altında 5. maddesinin 1, 2, 3 ve 4. fıkralarında, kişi özgürlüğünün hangi hallerde ve nasıl kısıtlanabileceği düzenlenmiştir. Maddenin son fıkrasında ise, “Bu madde hükümlerine aykırı olarak yapılmış bir yakalama veya tutuklu kalma işleminin mağduru olan herkesin tazminat istemeye hakkı vardır” ifadesine yer vermek suretiyle sözleşmede belirlenen esaslara aykırı olarak gerçekleştirilen bir Arama veya Yakalama işleminden dolayı zarar görenlerin tazminat talep edebileceği öngörülmüştür.

Arama Tedbirinin Haksızlığı Nasıl Tespit Edilir ?

Bireylerin temel hak ve özgürlüğünün yukarıda anlatılan önemi nedeniyle koruma tedbirleri sıkı şartlara bağlanmıştır. Bu şartlara uyulmadan uygulanan koruma tedbirleri, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine haksız müdahale niteliğine bürünecektir. Türk Borçlar Hukuku’na göre, tazminat taleplerinin geçerliliği haksız bir eylemin varlığına bağlıdır. O halde Türk Borçlar Hukuku anlamında Devlet’ten tazminat talep edilebilmesi, koruma tedbirinin ‘haksız’ olarak uygulandığının tespit edilmesine bağlıdır.

Aramanın haksız olduğunu belirlemenin en kolay ve hızlı yolu, arama kararının dayanağı olan suçla ilgili malzemelerin bulunmasına yetecek derecede arama yapılıp yapılmadığıdır. Arama kararına dayanak gösterilen suç dışında üstünüzde, işyerinizde veya evinizde ilgili veya ilgisiz her yerin aranması ölçüsüz aramaya örnek teşkil edecektir.

Bunlar dışında, arama kararının hukuka aykırı olması durumunda tazminata hükmedilmesi gerekip gerekmediği Yargıtay Daireleri arasında tartışmalıdır. Bazı Daireler, hukuka aykırı arama kararının sonucunun elde edilen hukuka aykırı delilin kullanılmaması ile yeterli olduğunu kabul etmektedir.

  • Yine her ne kadar davacı haksız ve ölçüsüz arama nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuş ise de; arama kararının ve yapılan aramanın hukuka aykırı olduğu ve arama kararının ölçüsüz şekilde gerçekleştirildiği nedenine dayanan tazminat talebine ilişkin olarak 5271 sayılı CMK’nın 141/1-i bendi gereğince arama koruma tedbiri nedeniyle tazminata hükmolunabilmesi için arama kararının uygulanmasının yani yapılan aramanın ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilmiş olması gerektiği, arama kararı ve arama tutanağındaki usuli aykırılıkların madde metninde tazminat nedeni olarak sayılmadığı, bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan arama tutanakları incelendiğinde, arama kararının ölçüsüz şekilde gerçekleştirilmediğinin anlaşıldığı, ayrıca arama dolayısıyla bir zararın olmadığına dair zaptın davacı tarafından imzalandığı dikkate alınarak, davacının arama koruma tedbirine dayanan tazminat talebinin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. (12-ceza-dairesi-e-2021-3821-k-2022-4407-t-6-6-2022)

Bazı Daireler ise, hukuka aykırı arama kararının hem elde edilen delilleri hukuka aykırı hale getirdiğini hem de haksız arama nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini kabul etmektedir.

  • Fıkradaki düzenlemeden genel olarak, tazminat isteminin haksız arama kararı veya hukuka aykırı arama kararına değil, arama kararının ölçüsüz bir şekilde yerine getirilmesine dayanması gerektiği anlamı çıksa bile, Dairemiz tarafından verilen kararlarla hukuka aykırı olarak verilen bir arama kararı için tazminat isteminde bulunulup, bulunulamayacağı tartışılmış ve ölçüsüz yapılan aramalar ile aramanın gelişigüzel veya keyfi olarak verilen arama kararlarının da bu kapsamda sayılacağı kabul edilmiştir. (12.CD, 24.12.2013/9105-30731)

Belirtilen nedenlerle haksız aramaya maruz kaldığınızı düşünüyorsanız bu süreci bir avukatla yürütmenizi tavsiye ediyoruz. Haksız aramaya maruz kaldıysanız, Haksız Arama Nedenine Dayalı Tazminat Davası açabileceksiniz.

Aramanın hukuka aykırı olması,arama karar veya emrinin ya da aramanın icrasının hukuka aykırı olması anlamına gelmektedir. Hukuka aykırılık bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanmasıdır. Kanuna aykırılıktan daha geniş bir içeriğe sahip olan hukuka aykırılık kavramının çerçevesi ve kapsamı belirlenirken gerek pozitif hukuk kurallarına gerekse temel hak ve hürriyetlere ilişkin evrensel hukuk ilkelerine aykırılık bulunup bulunmadığı gözetilmeli ve aykırılığın varlığı halinde hukuka aykırılığın mevcudiyeti kabul edilmelidir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi’nin 22.06.2001 gün ve 2-2 sayılı kararında: “Hukuka aykırılık en başta milli hukuk sistemimiz içinde yürürlükteki tüm hukuk kurallarına aykırılık anlamına gelir. Bu çerçeve içinde, anayasaya, usulüne uygun olarak kabul edilmiş uluslararası sözleşmelere, kanunlara, kanun hükmünde kararnamelere, tüzüklere, yönetmeliklere, içtihadı birleştirme kararlarına ve teamül hukukuna aykırı uygulamaların tümü hukuka aykırılık kavramı içindeyer alır.

Bunun dışında, hukuk sistemimiz, hukukun genel ilkeleri adı verilen ve uygar dünyanın tüm medeni ülkelerinde uygulanan kuralları da hukuk kuralı olarak kabul etmektedir. Hukukun genel ilkelerinin neler olduğu konusunda bir belirsizlik olsa da, hukukun genel ilkelerinin hukuki bağlayıcılığı bulunduğu gerek uygulamada gerekse doktrinde tartışmasız olarak kabul edilmektedir. Anayasa Mahkememiz de birçok kararında, hukukun genel ilkelerinin varlığını kabul etmenin hukuk devletinin gereklerinden biri olduğunu ve bu ilkelerin yasakoyucu tarafından dahi yok edilemeyceğini hükme bağlamıştır. (Örneğin, E. 1985/31. K. 1986/1, KT. 17/03/1986, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, S.22. S.115) Anayasa Mahkemesi’nin bu görüşleri çerçevesinde hukkun genel ilkeleri, yasalardan, hatta Anayasa’nın değiştirilebilir hükümlerinden de üstün bir konuma getirilmiştir.” denilmektedir.

Bu itibarla aramanın hukuka uygun olup olmadığı arama tedbirine başvurulma şartları ve uygulanmasıyla ilgili gerek pozitif hukuk kuralları gerekse evrensel hukuk kaideleri göz önünde bulundurularak bütüncül bir bakış açısıyla belirlenmelidir.

Hukuka aykırı olarak yapılan aramanın hem ceza muhakemesi hukuku, hem maddi ceza hukuku, hem de tazminat hukuku bakımından birtakım müeyyedeleri ortaya çıkabilecektir.

Aramanın hukuka aykırı olmasının ceza muhakemesi açısından sonucu arama sonucunda elde edilen delillerin hükme esas alınamamasıdır. 5271 sayılı CMK’nun 217. maddesinde; ” 1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.

(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir” şeklindeki düzenlemeyle hakimin ancak hukukun izin verdiği yöntemlerle elde edilen delilleri dikkate alabileceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan kanunun 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde de ortaya konulmak istenen delilin kanuna aykırı olarak elde edilmiş olması halinde reddolunacağı ifade edilerek hukuka uygun olarak elde edilmeyen delillerin ispat aracı olarak kabul edilmeyeceği ve hükme esas alınmayacağı açıklanmıştır. Kaldı ki, aynı kanunun 230. maddenin birinci fıkrası uyarınca, mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin aynca ve açıkça gösterilmesi de zorunludur.

Hukuka aykırı aramanın maddi ceza hukuku bakımından yaptırımı ise eylemin suç teşkil etmesidir. 5237 sayılı TCK’nun “haksız arama” başlıklı 120. maddesinde hukuka aykırı olarak bir kimsenin üstünü veya eşyasını arayan kamu görevlisinin üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı öngörülmüştür. Konut ve işyerleri babamından hukuka aykırı aramalar ise 5237 sayılı TCK’nun 116 ve 119/1-e maddeleri kapsamında değerlendirilecektir.

Nihayet, aramadaki hukuka aykırılıklar gerek Devletin, gerekse arama kararına veren veya uygulayan kamu görevlilerinin tazminat sorumluluğunu gündeme getirilebilecektir.

Bu kapsamda 5271 sayılı CMK’nun 141/1. maddesinde aramanın amacıyla orantılı olmayacak biçimde ölçüsüz gerçekleştirilmesi durumunda kişilerin maddî ve maneve her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri öngörülmüştür.

Yapılan arama işleminin hukuka aykırı olduğu kabul edildikten sonra, hukuka aykırı aramada elde edilen maddi delil dışındaki diğer delillerin somut olayda mahkûmiyet için yeterli olup olmadığına gelince;

Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte hukuka uygun olarak elde edilmiş delillerle ispat edilebilmesidir.

Bu itibarla, hukuka uygun olmayan arama işlemi sonucunda ele geçen delillerin hükme esas alınamayacağının belirlendiği olayda; sanığın tüm aşamalarda suçlamayı kabul etmediği de gözetildiğinde, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirme dışı tutulması halinde, sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmamaktadır. demektedir.

Haksız Arama Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminatın Kapsamı

Haksız Arama nedeniyle tazminat davası Devlet aleyhine yani Maliye Hazinesi’ne karşı açılır. Haksız olarak tutuklanan kişiler, tutuklu kaldığı süreler nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirler.

Maddi tazminat talebinin içeriği; kişinin tutuklu kaldığı süre boyunca çalışamadığı için kazanamadığı ücrettir. Sigortalı çalışan kişiler SGK primleri ile maaş bordrolarını açtıkları tazminat davasının dosyasına sunarak gerçek ücretleri üzerinden kaybettikleri kazancı isteyebilirler. Ancak tutuklanmadan önce hangi ücrete ne kadar süre ile çalıştığını ispatlayamayanlar veya tutuklanmadan önce emekli olanlar için, aylık AGİ hariç net asgari ücret tutarında tazminat ödenecektir.

Tutukluluğun süresine göre ödenecek tazminat artacaktır. Maddi tazminat olarak tutuklu kalınan süre boyunca avukata ödenen ücret de istenebilecektir. Ancak bu ücretin makbuz ile ispatlanması gerekmektedir. Makbuz ile ispatlanmaması halinde tahmini bir avukatlık ücreti, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre belirlenir.

Manevi tazminat ise talep edenin haksız Arama ve diğer haksız koruma tedbirleri nedeniyle duyduğu acı, elem ve üzüntü nedeniyle talep edebileceği tazminatı ifade eder. Manevi tazminat tutarı; haksız Aramaya maruz kalan davacının, sosyal ve ekonomik durumu, sosyal konumu, yakalanmaya maruz kaldığı süre, olayın basına yansıması ve toplumda aldığı tepkiler ile haksız Arama nedeniyle onur şeref ve saygınlığının ne derecede zedelendiği gibi hususlar dikkate alınarak hak ve nefaset kurallarına göre belirlenir.

Öyle ki aynı haksız tutukluluk süresine maruz kalan asgari ücretliye 50.000 TL manevi tazminat verilirken, eski general olan Ergenekon dosyası sanığına toplumdaki konumu ve duyduğu elem ve üzüntü nedeniyle 500.000 TL verilmiştir. Sonuç olarak manevi tazminat belirlenirken tek koşulun tutukluluk süresi olmadığının altı çizilmelidir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası Açma Süresi

Haksız tutukluluk nedeniyle kesinleşen kararın ilgiliye tebliğinden itibaren 3 ay ve her halükarda kesinleşmeden itibaren 1 yıl içinde dava açılmalıdır. Aksi takdirde hak düşürücü süre geçmiş olacağından artık haksız tutukluluk nedeniyle tazminat davası açılamayacaktır.

Belirtmek gerekir ki uygulamada kesinleşme şerhli gerekçeli kararların tebliğ edilmemesi veya tebliğ edilse dahi Tebligat Kanunu kapsamında usulsüz olması nedeniyle yukarıda verilen süreler geçmiş olsa dahi bir avukata başvurmanız tavsiye edilir. Zira ancak bir avukat söz konusu tebligat süreçlerini ve kararın usulünce kesinleşip kesinleşmediğini tespit edebilecektir. Böylece süre geçmiş görünse dahi tazminat davası açılabilecektir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası Açmak İçin Önceki Davanın Kesinleşmesi Gerekir Mi ?

Haksız Arama nedeniyle tazminat davası açmak için bazı durumlarda kararın kesinleşmesi beklenmeden dava açılabilir.

Zira bazı durumlarda uygulanan koruma tedbirinin haksızlığı o kadar belirgin ve nettir ki, davanın esasının çözülmesinin beklenmesine gerek yoktur. O halde davanın esası ile ilgisi olmayan ve dava sonuçlanmadan haksızlığı ispatlanabilen koruma tedbirleri ve Arama nedeniyle, karar verilmesi ve kesinleşme beklenmeden tazminat davası açılabilir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası Nerede Açılır ?

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası, haksız olarak koruma tedbirine yani haksız Arama tedbirine maruz kalan kişinin ikametgahının bulunduğu yerdeki Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılır. Dava açmak isteyen kişinin bulunduğu yerde Ağır Ceza Mahkemesi yoksa, kendisine en yakın yerdeki Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açabilir.

Davacının (haksız Arama tedbirine maruz kalan) Türkiye’de ikametgahı yoksa İstanbul, İzmir ve Ankara Ağır Ceza Mahkemeleri’nde dava açılabilir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası Nasıl Kazanılır ve Nasıl İspatlanır ?

Haksız Arama tedbiri nedeniyle tazminat davası açılırken dava dilekçesine, söz konusu koruma tedbirinin yani Aramanın haksız olduğunu ispatlayan belgeler (beraat verilen mahkeme kararı ile bu karara ilişkin kesinleşme şerhi, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karar ile buna ilişkin kesinleşme şerhi, davacı çalışıyorsa SGK kayıtları ve maaş bordrosu, tanıkların isimleri ve adresleri) eklenmelidir.

Davacı (Haksız Arama tedbirine maruz kalan kişi) ücretli çalışan değilse ve serbest ticaretle uğraşıyorsa, bu durumda Arama tedbirinden önceki son 4 yıla ait vergi levhası ile gelir/kurumlar vergisi beyannamesi ibraz edilmelidir. Böylece Ağır Ceza Mahkemesi tarafından serbest ticaretle uğraşan davacıya, son yıllarda ödediği vergi matrahlarına göre hesaplanacak gelirine göre bir maddi tazminat ödenmesine hükmedilecektir.

Söz konusu belgelerin yanında başka yerden getirtilmesi istenen belgelerle ilgili açıklamaya yer verilir. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ayrıca sosyal ve ekonomik durum araştırması yapılır. Haksız Aramaya neden olan soruşturma ve mahkeme dosyaları getirtilerek incelenir.

Tüm belgeler toplandıktan sonra, Ağır Ceza Mahkemesi bir duruşma günü tayin ederek tarafları çağırır. Bu duruşmaya Devleti temsilen o yerdeki Maliye Hazinesi temsilcisi katılır. Duruşmaya kimse katılmasa da Mahkeme yokluklarında karar verebilir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası Masrafları

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasında harç ödenmez.

Herhangi bir masraf alınmaz.

Haksız Arama , Gözaltı ve Elkoyma Tazminatının Geri Alınması

Davacı Haksız Arama nedeniyle tazminat davasını kazandıktan sonra bu parayı tahsil ederse ve bundan sonra Aramanın aslında haksız olmadığı anlaşılırsa, Devlet tarafından ödenen tazminat geri alınır.

Aramanın aslında haksız olmadığı birkaç farklı şekilde ortaya çıkabilir. Kesinleşmiş mahkeme kararına karşı sanık aleyhine yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulması ve neticede sanık hakkında verilen beraat kararının yanlış olduğu ortaya çıkarsa önceden uygulanan Arama tedbirinin de haklı olduğu anlaşılacaktır. Aynı durum soruşturma aşamasında hakkında Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar (KYOK) verilen şüpheli hakkında da geçerli olabilecektir. Bu KYOK kararının esasında yanlış olduğu anlaşılırsa ödenen tazminat geri alınacaktır.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat İsteyemeyecek Kişiler

  • Soruşturma aşamasında suçu ikrar etmesi nedeniyle koruma tedbirlerine maruz kalan (Arama , Gözaltı vb.) kişiler, kovuşturma aşamasında beraat kararı alsalar dahi tazminata hak kazanamazlar.
  • Farklı bir suçtan hükümlü bulunan kişilerin cezaevinde kalan süreleri, haksız tutuklandıkları süre kadar düşürülür, mahsup edilir. Haksız Aramaya maruz kalan bu kişilerin açacakları tazminat davasında sembolik bir tazminata hükmedilir. Çünkü maruz kalınan Haksız Arama tedbirinin mahsup edilerek giderildiği kabul edilir.
  • Uzlaşma, şikayetten vazgeçme, genel-özel af gibi nedenlerle davanın düşmesi veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi halinde Haksız Arama nedeniyle tazminata hükmedilmeyecektir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasında Faiz ve Başlangıç Tarihi

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasında Faiz ‘YASAL FAİZ’ olarak uygulanır.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasında Faiz Başlangıç Tarihi, haksız Aramanın başladığı tarihtir. Koruma tedbirinin ilk uygulandığı tarihten ilk itibaren faiz işletilir.

Önemle belirtmek gerekir ki FAİZ’e hükmedilmesi için dava dilekçesinde FAİZ talep edilmelidir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) uygulandığından, dava dilekçesinde faiz talep edilmese dahi daha sonra sunulacak ıslah dilekçesi ile faiz talep edilebilir.

Aynı yönde HMK’da Temmuz 2020 tarihinde yapılan değişikliklere göre, İstinaf ve Yargıtay’ın Bozma veya Kaldırma kararlarından sonra da dava ıslah edilebilecektir.

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasında Vekalet Ücreti

CMK m.142/9 : Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nispi avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarife’de sulh ceza hakimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Halinde Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davası Açılabilir Mi ?

  • HAGB (hükmün açıklanmasının geriye bırakılması) kararı verilen hallerde, bu kararın haksız olduğu daha sonradan anlaşılmışsa; HAGB kararı sonrası öngörülen denetim süresinin geçmesi beklenmeli ve denetim süresi geçtikten sonra bu kararı veren Mahkeme tarafından verilecek düşme kararına karşı dava açılmalıdır. (Not: Uygulamada düşme kararları re’sen verilmemekte, denetim süresinin bitiminde talep üzerine bu karar verilmektedir.
Haksız Arama Nedeniyle Tazminat | Devlet'ten haksız Arama nedeniyle tazminat alabilirsiniz. | Antalya Ceza Avukatı | Antalya Tazminat Avukatı |
Haksız Arama Nedeniyle Tazminat | Devlet’ten haksız Arama nedeniyle tazminat alabilirsiniz. | Antalya Ceza Avukatı | Antalya Tazminat Avukatı |

Haksız Arama Nedeniyle Tazminat Davasının Hukuki Dayanağı

(Ceza Muhakemesi Kanunu – CMK m. 141 – 144)

YEDİNCİ BÖLÜM
Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat
Tazminat istemi
Madde 141

(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,

c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği
yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.


(2) Birinci fıkranın (e) ve (f) bentlerinde belirtilen kararları veren merciler, ilgiliye tazminat hakları bulunduğunu bildirirler ve bu husus verilen karara geçirilir.
(3) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Birinci fıkrada yazan hâller dışında, suç soruşturması
veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil
olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler
nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin
gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet
savcılarına bir yıl içinde rücu eder.


Tazminat isteminin koşulları
Madde 142

(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.
(3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
(4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
(5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını onbeş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
(6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
(7) (Değişik: 25/5/2005 – 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.
(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.
(9) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.)
Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî
avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip
edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar
için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.
(10) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.)
Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan
icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet
ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına,
bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme
yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.


Tazminatın geri alınması
Madde 143

(1) Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak,
hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesiyle
beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin
kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu
alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır. Bu karara itiraz
edilebilir.
(2) (Mülga: 18/6/2014 – 6545/103 md.)
(3) İftira konusunu oluşturan suç veya yalan tanıklık nedeniyle gözaltına alınma ve
tutuklama halinde; Devlet, iftira eden veya yalan tanıklıkta bulunan kişiye de rücu eder.


Tazminat isteyemeyecek kişiler
Madde 144

(1) Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan kişilerden aşağıda
belirtilenler tazminat isteyemezler:
a) (Mülga: 11/4/2013-6459/18 md.)
b) Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler
getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.
c) Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında
kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici
olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.
d) Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer
olmadığına karar verilenler.
e) Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını
bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar.

AS Hukuk & Danışmanlık
AS Hukuk & Danışmanlık

AS Hukuk & Danışmanlık bürosu; Antalya Avukat, Muratpaşa Avukat, Antalya Ağır Ceza Avukatı, Antalya Boşanma Avukatı, Antalya Sözleşme Avukatı, Antalya Yabancı Avukatı, Antalya Mülteci Avukatı, Antalya İşçi Avukatı, Antalya Sigorta Avukatı, Antalya Tazminat Avukatı alanlarında hızlı ve etkin adaletin tecellisi amacıyla hizmet veren bir avukatlık ofisidir.

Makaleler: 210

Bir cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Themes by WordPress